Gözle görülemeyen bir savaşın içindeyiz. Tanklar, tüfekler, bombalar yok. Ama silahlar her yerde. Market raflarında, musluklarımızda, gökyüzünde... İnsanlığın savaş alanı artık toprak değil; bedenimiz, zihnimiz ve ruhumuz. Bizi öldürmeleri gerekmiyor—yavaş yavaş çürütmeleri, zayıflatmaları ve itaatkâr hale getirmeleri yeterli.
Peki bu sessiz savaş nasıl işliyor? Havadaki kimyasallarla, genetiği değiştirilmiş gıdalarla, içme suyumuza karıştırılan maddelerle, sahte bilim ve medya manipülasyonuyla… Kısacası, yaşamsal kaynaklarımızın tamamı sessiz silahlara dönüşmüş durumda. Ve asıl soru şu: Bu bilinçli bir nüfus azaltma politikası mı? Ruhsal gücümüz elimizden mi alınıyor?
CHEMTRAILS (Kimyasal İz): GÖKYÜZÜNDEN YAĞAN ZEHİR
Eskiden uçaklar geçtiğinde, arkasında incecik beyaz bir iz bırakırdı ve o iz dakikalar içinde yok olurdu. Peki neden artık saatlerce havada asılı kalan kalın izler görüyoruz?
Bunlara "chemtrails" (kimyasal izler) deniyor. Kimyasal bulutlar gibi gökyüzünde yayılıyor, sonra yavaşça yeryüzüne çöküyor. İçinde ağır metaller (alüminyum, baryum, stronsiyum), florür ve hatta zirai ilaçlar olduğu birçok araştırmacı tarafından öne sürüldü.
Bu kimyasalların etkileri:
✔ Alüminyum: Alüminyum, doğada bol bulunan bir elementtir, ancak insan vücudu için toksik bir ağır metaldir. Gıda ambalajlarından deodorantlara, ilaçlardan aşılara kadar birçok üründe kullanılır. Vücutta biriktiğinde ise ciddi sağlık sorunlarına yol açar.
🔴 Alüminyumun Beyin Üzerindeki Zararları:
Beyinde ağır metal birikimi yaparak Alzheimer, Parkinson ve diğer nörodejeneratif hastalıkları tetikler.
Sinir hücreleri arasındaki iletişimi bozarak beyin sisine, hafıza kaybına ve odaklanma sorunlarına yol açar.
Melatonin üretimini engelleyerek uyku bozukluklarına sebep olur.
Epifiz bezinde kireçlenmeye neden olarak ruhsal bağlantıyı ve sezgisel gücü zayıflatır.
🔴 Bağışıklık Sistemi Üzerindeki Etkileri:
Bağışıklık hücrelerini zayıflatarak vücudu enfeksiyonlara daha açık hale getirir.
Aşılar ve ilaçlar yoluyla alınan alüminyum, bağışıklık sisteminde anormal reaksiyonlara sebep olabilir.
Kronik yorgunluk sendromuna ve otoimmün hastalıklara katkıda bulunabilir.
🔴 Hormon Sistemi ve Vücut Üzerindeki Zararları:
Vücutta östrojen taklidi yaparak hormon dengesini bozar, bu da meme kanseri riskini artırabilir.
Sindirim sistemine zarar vererek mide rahatsızlıklarına ve bağırsak hastalıklarına sebep olabilir.
Kemik erimesine (osteoporoza) yol açarak iskelet sistemine zarar verir.
📌 Nerede Bulunur?
Alüminyum folyo, alüminyum kaplar ve tencere/tavalar
Deodorantlar ve kozmetik ürünler
Çeşme suyu (özellikle arıtılmamış olanlar)
Aşılar ve bazı ilaçlar
İşlenmiş gıdalardaki katkı maddeleri
✔ Florür: Florür, su kaynaklarına ve diş macunlarına eklenen, ancak insan sağlığına büyük zararlar veren kimyasal bir bileşiktir. Resmi olarak “diş çürüklerini önlemek” amacıyla kullanıldığı iddia edilse de, florürün sinir sistemini ve ruhsal bağlantıyı baskılayan etkileri bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
🔴 Beyin Üzerindeki Zararları:
Epifiz bezini kireçlendirerek sezgisel gücü ve ruhsal farkındalığı baskılar.
Zihinsel bulanıklık ve odaklanma sorunlarına neden olur.
Uzun vadede IQ düşüşüne sebep olduğu birçok araştırmayla gösterilmiştir.
Anksiyete ve depresyon riskini artırabilir.
🔴 Bağışıklık Sistemi ve Kemikler Üzerindeki Etkileri:
Bağışıklık sistemini baskılayarak hastalıklara karşı direnci azaltır.
Kemik yoğunluğunu düşürerek kırılganlığı artırır ve osteoporoz riskini artırır.
Tiroid fonksiyonlarını baskılayarak metabolizmayı yavaşlatır ve kilo alımına sebep olabilir.
📌 Nerede Bulunur?
Çeşme suları (florür eklenmiş şehir suları)
Çoğu diş macunu ve gargara ürünleri
Bazı ilaçlar (özellikle antidepresanlar)
Çay yaprakları (özellikle işlenmiş çaylar)
✔ Glifosat: Glifosat, tarım ilaçlarında yaygın olarak kullanılan bir kimyasaldır. Özellikle GDO’lu (Genetiği Değiştirilmiş) gıdalarda ve market raflarında bulunan birçok sebze/meyvede bulunmaktadır.
🔴 Sindirim Sistemi ve Bağırsak Üzerindeki Etkileri:
Bağırsak florasını bozarak sağlıklı bakterileri öldürür.
Bağırsak geçirgenliğini artırarak otoimmün hastalıklara yol açabilir.
Gastrointestinal bozukluklara ve mide sorunlarına sebep olabilir.
🔴 Kanser Riski ve DNA Hasarı:
Glifosat, Dünya Sağlık Örgütü tarafından ‘muhtemel kanserojen’ olarak sınıflandırılmıştır.
DNA hasarına yol açarak hücresel yaşlanmayı hızlandırır.
Üreme sağlığını olumsuz etkileyerek kısırlık riskini artırır.
📌 Nerede Bulunur?
GDO’lu soya ve mısır
Marketten alınan sebze ve meyveler (özellikle ithal ürünler)
İşlenmiş tahıllar ve ekmekler
Son zamanlarda Türkiye’de 'karbonmonoksit patlaması' diye açıklanan sis olayını hatırlıyor musunuz? Karbonmonoksit patlaması olarak açıklanan bu olayların, aslında gökyüzünden salınan bu kimyasalların bir sonucuydu. Yukarıdan püskürtülen bu zehirli gazların yeryüzüne inmesi sonucunda oluşan bir sisti bu. Neden normal bir sis olsa camlarınızı bir iki gün açmayın desinler? Dışarı çok çıkmayın desinler? Zehirli gazların aşağı inmesiyle çıkan bir sisti çünkü. Amerika'da LA yangınlarından önce görülen bir sisti. Amerika'da viral olmuştu bu garip sis. Türkiye'de konuşulmadı. Sabah uyandığımızda havanın garip kokması, insanların solunum sıkıntısı çekmesi, depresyonun artması... Bunların hepsi rastlantı mı? Yoksa üzerimize bir şey mi püskürtülüyor?
Epifiz Bezi Nedir? Neden Çok Önemlidir?
Epifiz Bezi: Ruhsal Bağlantının Anahtarı ve Kontrol Altına Alınması
İnsan bedeninde birçok gizemli organ bulunur, ancak epifiz bezi (pineal gland) kadar mistik ve aynı zamanda hedef alınan çok az organ vardır. Tarih boyunca “üçüncü göz”, “ruhun kapısı” ve “Tanrı ile bağlantı noktası” olarak adlandırılan bu küçük ancak güçlü bez, modern dünyada bilinçli olarak işlevsizleştirilmeye çalışılıyor.
Peki epifiz bezi nedir, ne işe yarar ve neden kontrol mekanizmasının hedefi haline gelmiştir? İşte bu soruların cevapları…
Epifiz Bezi Nedir ve Ne İşe Yarar?
Epifiz bezi, beynin tam ortasında, iki beyin yarım küresinin birleştiği noktada bulunan, pirinç tanesi büyüklüğünde küçük bir endokrin bezdir. Melatonin ve serotonin gibi hormonları salgılar ve başta uyku düzeni olmak üzere birçok hayati fonksiyonu kontrol eder. Ancak epifiz bezinin önemi sadece biyolojik işlevleriyle sınırlı değildir.
Epifiz bezi, bilinç ile ruh arasındaki köprü olarak kabul edilir. Farklı mistik öğretilerde ve kadim bilgelerde “üçüncü göz” olarak adlandırılan bu bez, sezgi, içgörü, yüksek bilinç, astral seyahat ve ruhsal farkındalık ile ilişkilidir.
✅ Epifiz Bezinin Görevleri:
Melatonin üretimi: Uyku düzenini kontrol eder.
Biyolojik ritmi düzenler: Gün ışığı ile senkronize çalışarak vücut saatimizi ayarlar.
Serotonin ile bağlantısı: Mutluluk hormonu serotonin ile doğrudan ilişkilidir.
DMT (Dimetiltriptamin) üretimi: "Ruh molekülü" olarak bilinen DMT, epifiz bezinde doğal olarak üretilir ve derin bilinç halleri ile ilişkilidir.
Bilinç gelişimi: Meditasyon, derin düşünce ve içsel farkındalıkla aktif hale gelir.
Ancak modern dünyada bu kritik bezin işlevini bozmak için bilinçli olarak uygulanan bir dizi yöntem var. Bizi uykuda tutmak, ruhsal bağlantımızı kesmek ve farkındalığımızı sınırlamak isteyenler için epifiz bezinin kapalı kalması bir zorunluluk.
Eskiden Epifiz Bezi Nasıl Kullanılırdı?
Epifiz bezi, antik çağlardan beri ruhsal bağlantının merkezi olarak görülmüştür. Eski uygarlıklar bu bezi bilinç kapısı olarak kabul etmiş ve onun aktive edilmesi için çeşitli yöntemler geliştirmiştir.
🛕 Antik Mısır: Firavunlar ve rahipler, epifiz bezini aktive etmek için ritüeller ve meditasyonlar yapardı. Mısır’ın ünlü "Ra'nın Gözü" sembolü, epifiz bezini temsil eder.
🕉 Hint Felsefesi ve Hinduizm: Epifiz bezi, "Ajna Çakra" yani "Üçüncü Göz Çakrası" olarak adlandırılır. Bilgelik, sezgi ve içsel görünün merkezidir.
🧘♂️ Budizm: Aydınlanma yolunda olan bir kişinin epifiz bezini aktive etmesi gerektiği savunulur. Meditasyon ve nefes çalışmaları bu sürecin en önemli parçalarıdır.
🎭 Gizem Okulları ve Ezoterik Öğretiler: Gnostikler, Kabalistler ve Masonik öğretilerde epifiz bezi "Tanrı’nın kapısı" olarak görülmüş ve bunun açılması için çalışmalar yapılmıştır.
Ancak modern çağda, epifiz bezi sistematik olarak kireçlendiriliyor ve kapatılıyor. Bunun temel nedeni, insanların daha kolay manipüle edilmesi ve sistemin dayattığı gerçekliği sorgulamamalarını sağlamaktır.
Epifiz Bezi Nasıl Kireçlenir?
Epifiz bezinin doğru çalışmasını engelleyen en büyük etkenlerden biri kireçlenme sürecidir. Kireçlenme, epifiz bezinin çevresinde kalsiyum fosfat kristallerinin birikmesiyle oluşur.
🔴 Epifiz Bezi Kireçlenmesine Neden Olan Faktörler:
❌ Florürlü Su ve Diş Macunu:
Musluk sularına bilinçli olarak florür ekleniyor ve bu epifiz bezini doğrudan kireçlendiriyor.
Diş macunlarında bulunan florür, epifiz bezini baskılar ve işlevini bozar.
❌ İşlenmiş Gıdalar ve GDO'lu Ürünler:
Yapay tatlandırıcılar, koruyucular ve GDO'lu ürünler epifiz bezini baskılar.
Glifosat (tarım ilacı), beyin fonksiyonlarını yavaşlatır.
❌ Kimyasal Toksinler ve Ağır Metaller:
Chemtrails (kimyasal izler), hava yoluyla ağır metallerin solunmasına neden olur.
Alüminyum, kurşun ve cıva beyinde toksik bir etki yaratarak epifiz bezinin işlevini bozar.
❌ Elektromanyetik Alanlar (EMF):
Wi-Fi, 5G ve cep telefonları epifiz bezini doğrudan etkiler.
Mikrodalga radyasyonu, epifiz bezinin doğal melatonin üretimini engeller.
Bütün bunlar bilinçli bir nüfus kontrolü politikasının parçası olabilir mi?
Epifiz Bezini Nasıl Aktive Edebiliriz?
Epifiz bezinin uyanması, farkındalığımızın artması ve sistemin dayattığı illüzyondan kurtulmak için önemli bir adımdır. İşte epifiz bezini temizlemek ve aktive etmek için yapabilecekleriniz:
✅ Florürden uzak durun: Florürlü su içmeyin, ters ozmoz filtre kullanın, florürsüz diş macunu tercih edin.
✅ Doğal beslenin: Organik meyve ve sebzeler tüketin. Spirulina, kişniş ve kakao epifiz bezini destekler.
✅ Meditasyon yapın: Bilinçli nefes teknikleri ve meditasyon, epifiz bezinin aktive olmasına yardımcı olur.
✅ Güneş ışığına çıkın: Epifiz bezi güneş ışığından doğrudan etkilenir. Sabah güneşi almak, bu bezi uyandırır.
✅ Frekans ve ses terapileri kullanın: 963 Hz frekansı epifiz bezini aktive etmek için idealdir.
✅ Ağır metalleri vücuttan atın: Spirulina, kişniş, sarımsak ve detoks banyoları ile ağır metal temizliği yapın.
Epifiz Bezini Aktive Ettiğinizde Ne Olur?
Epifiz bezi temizlenip aktive edildiğinde, zihinsel ve ruhsal farkındalığınız artar. Sistemin size sunduğu illüzyonu daha net görmeye başlarsınız.
✔ Sezgileriniz güçlenir.
✔ Gerçekliği daha derinden algılamaya başlarsınız.
✔ Ruhsal farkındalığınız artar.
✔ Uyku düzeniniz dengelenir ve rüyalarınız berraklaşır.
✔ Meditasyon ve ruhsal çalışmalar derinleşir.
Sistem, farkında olmayan bir toplum ister. Ancak uyanışa geçen insanlar için geri dönüş yoktur. Gerçek bir kez görüldüğünde, onu inkâr etmek imkânsızdır.
Epifiz Bezi Neden Özellikle Kireçlendiriliyor?
(Gıda, Su ve Havadan Gelen Sessiz Saldırı)
Günümüz dünyasında bilinçli bir şekilde farkındalığımızın ve ruhsal bağlantımızın baskılandığına dair birçok işaret var. Bunların en başında ise epifiz bezimizin sistematik olarak kireçlendirilmesi geliyor. Peki, neden özellikle epifiz bezimiz hedef alınıyor? Bunu anlamak için epifiz bezinin ne anlama geldiğini ve kimler için tehdit oluşturduğunu sorgulamamız gerekiyor.
Epifiz Bezi: İnsanlığın Gerçek Gücü
Epifiz bezi, sadece fiziksel değil, aynı zamanda ruhsal ve bilinçsel bir organ olarak da bilinir. Antik öğretilere, dini metinlere ve kadim gizli bilgilere baktığımızda, bu küçük bezin insanın ruhsal uyanışıyla doğrudan bağlantılı olduğu görülür.
Epifiz bezi uyanmış bir insan:
✅ Daha yüksek farkındalığa sahip olur.
✅ Sistemin dayattığı illüzyonu görmeye başlar.
✅ Kendi bilinç gücünü ve ruhsal potansiyelini keşfeder.
✅ Zihinsel ve duygusal manipülasyona daha az açık hale gelir.
✅ Özgür düşünmeye başlar ve koyun sürüsü olmaktan çıkar.
Sistem itaatkâr, sorgulamayan ve kolay yönlendirilebilen bireyler ister. Ancak epifiz bezi aktif olan bir insan, kendi gerçek gücünü fark eder ve bu sistemi sorgulamaya başlar. İşte tam da bu yüzden, bu bezin kireçlendirilmesi ve kapatılması için büyük bir çaba sarf ediliyor.
Chemtrails Gerçek mi ''Komplo Teorisi'' mi?
Hemen kanıtlamaya geçelim ardından size bırakıyoruz gerçek mi komplo mu diye.
Yönetim kurulu üyelerinden biri olan Sağlık Özgürlüğü Savunma Fonu'ndan Leslie Manookian yakın zamanda Alex Clark ile bir röportaj yaptı ve bu da ele aldıkları konulardan biriydi. Gelin dediklerine bakalım:
Bu sadece Amerika'da olan bir saldırı değil arkadaşlar. Tüm dünya ülkelerinde aynı durum söz konusu. Adına 'komplo teorisi' diyip insanların bunun farkına varmasını zorlaştırıyorlar. Bunların hiçbiri komplo teorisi falan değil. Sabah gökyüzüne baktığınızda bu kimyasal izleri görebilirsiniz. Aşağıda İstanbul Ataşehir'den görüntü paylaşıyorum:
GIDA: YAVAŞ ÖLDÜREN BİR SİLAH
Gıdalarımız artık bizi beslemiyor, aksine yavaş yavaş öldürüyor. Market raflarındaki çoğu ürün sentetik, işlenmiş, katkı maddeleriyle dolu. Organik beslenmeye çalışan insanlar bile tarımın sistematik olarak baltalandığını görüyor.
✔ Amerika'da çiftlik hayvanları topluca itlaf ediliyor. Tavuk çiftlikleri "kuş gribi" bahanesiyle kapatıldı. Sonuç? Yumurta fiyatları fırladı ve yumurta kıtlığı başladı.
Bu yıl yani 2025'te ABD'de büyük bir yumurta kıtlığı yaşanıyor ve çözüm olarak Türkiye'den bu yıl 420 milyon yumurta Amerika'ya ihracat edilecek.
Yumurta kıtlığının temel sorununun kuş gribi olduğunu söylüyorlar ama tamamen yalan.
Sakın unutmayın, bu gripleri, hastalıkları da çıkaran aynı insanlar, aynı grup. Önce hastalık üretilir, sonra yalandan bir tedavisi üretilir ve insanların üzerinden hem para yapılır hem de insanların sağlıklarından edilir.
Bu kıtlık bilerek ortaya çıkarılan bir kıtlıktır iyi dinleyin, gıda sektörünü tamamen kapatıp yapaylaştırmak istiyorlar. Şu anda çiftlik hayvanları itlaf ediliyor, kişisel tarım ve çiftçilik yavaş yavaş kapatılıyor. Yapay et tüketiminin çok faydalı olduğunu savunuyorlar. Yalan.
Bu kıtlık ileride Türkiye'ye de gelecektir. Aynı durumlar Türkiye'de de yaşanacaktır.
✔ Bill Gates’in laboratuvar eti: Bill Gates, "ineklerin ve koyunların genetiği değiştirilmelidir" diyor. Geleneksel çiftçiliği bitirip insanları laboratuvar eti yemeye zorlamaya çalışıyorlar. Bill Gates, yapay et üretimine en çok yatırım yapan insanlardan biridir. Kendisi aşıların da üretiminde en çok yatırım yapan kişilerden biri olmuştur.
✔ Kendi tarımını yapamayan bir toplum yaratılıyor. Amerika ve Avrupa'da birçok insan kendi bahçelerinde sebze yetiştirmek istediklerinde ceza alıyor. Türkiye’de de çiftçilerin tarlalarına yeterince su verilmediğini görüyoruz.
Yani insanlara “sağlıklı beslenme seçeneği” bırakmıyorlar. Kendi yemeğini üretme—sadece bizim sana sunduğumuz gıdayı tüket.”
Peki marketten aldığımız o etler, o sebzeler ne kadar sağlıklı? GDO’lu gıdalar, tarım ilaçları, kimyasal katkılar ve hormonlar... Bedenimizi neyle beslediğimiz, zihnimizi ve ruhumuzu doğrudan etkiliyor. Düşük titreşimli, kimyasal işlemden geçmiş besinler tükettiğimizde, farkında olmadan ruhsal gücümüzü kaybediyoruz.
ELİTLERİN NÜFUS AZALTMA PROJESİ
ELİTLERİN NÜFUS AZALTMA PLANI: GİZLİ AJANDA ORTAYA ÇIKIYOR!
Artık saklanacak bir şey kalmadı! Dünyayı yöneten elitlerin, küresel nüfusu kontrol altına almak için yıllardır yürüttüğü planlar tek tek gün yüzüne çıkıyor. Bill Gates, Rockefeller ailesi, Rothschildler ve Davos’taki diğer küreselciler, dünyayı aşırı nüfustan "temizlemek" için her yolu deniyor. Amaçları, sadece kendileri ve seçkin bir azınlık için kaynakları korumak, geri kalan insanları ise sistematik bir şekilde ortadan kaldırmak!
Peki bu nasıl yapılıyor?
1. AŞILAR: SİLAH OLARAK KULLANILIYOR!
Bize yıllardır aşıların insanlığı korumak için geliştirildiği anlatıldı. Ancak gerçek bambaşka! Bill Gates’in desteklediği aşı programları, özellikle Afrika ve Asya’da kısırlaştırma ajanları içeriyor!
Kenya'da 2014 yılında Katolik Kilisesi, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından yapılan tetanoz aşılarında Beta HCG hormonu tespit etti. Bu madde, kadınların bağışıklık sistemini kendi fetüslerine saldıracak şekilde programlıyor! Kısacası, gizli bir doğum kontrol mekanizması kuruldu!
Hindistan’da, Bill & Melinda Gates Vakfı tarafından finanse edilen HPV aşıları, genç kızlarda ciddi üreme sorunlarına yol açtı. Binlerce kız çocuğu kısır kaldı ve bu olay "tesadüf" olarak geçiştirildi!
COVID-19 aşıları, mRNA teknolojisi sayesinde genetik yapımızla oynayarak uzun vadede üreme sistemini hedef alıyor. Yan etkiler ve ani ölümler, büyük resmin sadece küçük bir parçası!
2. İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ YALANI: KÜRESEL DİKTATÖRLÜĞÜN ALT YAPISI!
İklim değişikliği, elitlerin küresel kontrolü sağlaması için üretilmiş en büyük yalanlardan biri! "Karbon ayak izinizi azaltın" diyerek insanlara daha az çocuk yapmayı, daha az seyahat etmeyi ve daha az tüketmeyi empoze ediyorlar. Ama kendileri özel jetlerle seyahat edip milyon dolarlık malikanelerde yaşıyorlar!
Hedefleri ne?
Gelişmekte olan ülkelerin nüfus artışını durdurmak
Küçük çiftçileri ortadan kaldırıp, insanları laboratuvar üretimi yapay gıdalara mahkûm etmek
Dijital para ve sosyal kredi sistemleriyle insanları tam anlamıyla kontrol altına almak
Bill Gates, neden dünya genelinde tarım arazilerini topluyor? Çünkü gelecekte gıda tamamen onların kontrolünde olacak ve kimse bağımsız bir şekilde yaşamını sürdüremeyecek!
3. YAPAY PANDEMİLER ve BİYOTEKNOLOJİ SİLAHLARI
Elitlerin nüfus azaltma planlarının en büyük silahlarından biri biyolojik savaşlar! COVID-19, onların büyük deneyinin sadece ilk aşamasıydı. Şimdi daha tehlikeli virüsler ve hastalıklar yolda!
Bill Gates, 2015 yılında pandemi hakkında konuştuğunda bir kehanette mi bulundu, yoksa zaten planın bir parçası mıydı?
Yeni pandemiler, elitlerin küresel aşı pasaportu ve dijital kimlik sistemlerini zorunlu kılması için bir bahane mi?
CRISPR gen düzenleme teknolojisi, sadece hastalıkları iyileştirmek için mi var, yoksa seçilmiş bir elit ırk yaratma planının başlangıcı mı?
Bunlar asla tesadüf değildir!
4. SONUÇ: UYANIN!
Tüm bu veriler ortada. Bill Gates ve onun gibi elitler, nüfusu azaltmak ve geri kalan insanları köleleştirmek için sistematik bir plan yürütüyorlar.
Aşılar, nüfus kontrolü için bir araç!
Gıda ve su kaynakları, bilinçli olarak zehirleniyor!
İklim değişikliği bahanesiyle insanlar daha da fakirleştiriliyor!
Pandemiler, küresel kontrol mekanizmalarının uygulanması için bir bahane!
Artık gerçekleri görmenin zamanı geldi! Medya, hükümetler ve büyük şirketler bizi kandırıyor. Ancak her şey gözümüzün önünde! Soru şu olmalı: Buna karşı ne yapacağız?
NEDEN BİZİ ZEHİRLEMEK İSTİYORLAR?
Peki bütün bunlar neden yapılıyor? Neden her taraftan zehirleniyoruz, zayıflatılıyoruz ve ruhsal olarak köreltiliyoruz?
Bazıları bunun bilinçli bir nüfus azaltma politikası olduğunu söylüyor. Daha az insan, daha kolay kontrol demek. Diğerleri ise bunun ruhsal bir savaş olduğunu düşünüyor—insanların yüksek bilinç seviyelerine ulaşmalarını engellemek için onları bilinçsiz, zayıf ve hasta tutuyorlar. Ki ikisi de doğrudur arkadaşlar.
Bizi sisteme köle etmek istiyorlar. Çünkü hasta, yorgun, düşük enerjili insanlar sorgulamaz. Sadece işe gider, fatura öder, televizyon izler ve tekrar başa döner. Özgürlüğü unutmuş, kendi içsel gücünden koparılmış bir toplum yaratmak istiyorlar.
Comments